Görsel algının fazlasıyla geliştiği bir dönemdeyiz. Gün içerisinde pek çok marka tarafından paylaşılan yüzlerce video içeriği ile karşılaşıyoruz. Reklam filmleri, viral videolar, interaktif videolar, Youtube için çekilenler ve daha pek çoğu… Yoksa ortalık gittikçe video çöplüğüne mi dönüşüyor?

İzlediğimiz şeylerle çoğu zaman bir bağ kuramıyoruz. Bir videoya bir saniye bakıp kafamızı çevirdiğimiz zamanlar oluyor. Tabii ki herkesin ilgi alanına göre değişiyor tüm bunlar. Markaların müşterileriyle iletişim kurmak için başvurdukları video içerik pazarlaması, etkili bir şekilde kullanıldığında mükemmel sonuçlar ortaya çıkıyor.

Etkileyici Video İçeriği Neden Önemli?

Aslında etkileyici bir videonun özünde olan önemli bir şey var: Storytelling. Yani hikayeleştirme. Markalar ürün veya hizmetlerini pazarlarken müşterileri ile bir yakınlık kurmak istiyorsa hikayeleştirmeyi merkeze almalı. Genelde yapılan en büyük yanlışlardan biri de bu önemli noktayı atlamak oluyor. Örneğin video içeriklerinde “en iyisi bu” ya da “ürünümüzü satın almazsanız kaybedersiniz” gibi mesajlar vurgulanıyor. Bu video içerikleri, onları izleyen kişilerde ne yazık ki can sıkıntısından başka bir duygu hissettirmezler. Göz alıcı renklerle, birbirinden alakasız görüntüleri bir araya getirip izleyicide sıfır bir değer bırakan bu videolar, çok kısa bir süre içerisinde tükenip yok olurlar. Video içerik pazarlama stratejiniz, tam da bu noktada hikayesi iyi kurgulanmış video içeriklerine ihtiyaç duyar.

Son zamanlarda reklam ve pazarlama dünyası geleneksel video içeriklerinden yavaş yavaş uzaklaşıyor. Çünkü artık ürünün harika olduğunu söylemek yeterli değil. Ürünü ya da hizmeti karakterize edip, tüketicinin markayla dolaylı yoldan güçlü bir bağ kurmasını sağlayarak çok daha etili bir yöntem tercih ediyorlar. Bugünün video içerik pazarlaması Youtube, Instagram gibi sosyal medya platformları için hazırlanan storytelling odaklı video içeriklerine odaklanmış durumda. Çünkü ilgi çekici bir videonun paylaşılması, beğenilmesi ve yorum alması çok daha olasıdır. Bu yüzden video içerikleri viral olmaya yatkındır ve daha çok hatırlanırlar.

Hikayeleştirme ve Bir Belgesel Örneği

İnsanlık tarihine bakıldığında bilgi aktarımının nesilden nesle hikaye anlatımı ile yapıldığını görürüz. Bunu söylerken tabii ki sadece “sözsel” bir aktarımdan bahsetmiyoruz. Yıllar öncesine dayanan mağara duvarındaki resimlerin, hikaye anlatma çabası da tüm bu aktarıma dahildir. Tüm bunları geçelim. Babaannemizi, onun anlattığı hikayeler olmasaydı ne kadar iyi tanıyacaktık mesela?

Başarılı yönetmen Werner Herzog’un “Unutulmuş Düşler Mağarası” adlı belgeseli iyi bir hikayeleştirme örneği olabilir. Belgesel, Güney Fransa’da yeni keşfedilen Chauvet Mağarası’nı ve mağarada bulunan, 32 bin yıl öncesine ait mağara resimlerini konu ediyor. Sadece resimler üzerinden yıllar öncesine ait bir mağarayla, hiçbir canlıyı konu edinmeden nasıl duygusal bir bağ kurabilir? Bu belgesel böyle bir bağı hikayeleştirme üzerinden kurmayı başarıyor. Tabii ki bunun için mükemmel bir yeteneğe sahip olmanız gerekmiyor. Bir video içeriği fikri geliştirirken sadece hikayeye odaklanmanız yeterli! Peki ama nasıl?

Genelde kitap veya filmlerde karşılaştığımız “sürükleyici”, “nefes kesen” hikayelerin, bu duygulanımı yaşatmalarını sağlayan bir tekniği vardır. Bu teknikle çekilen filmlerde duygularımıza hakim olamayız, izlediğimiz şeyin belki günlerce etkisinden çıkamayız. Bu filmler ya da bu kitapların içeriği şu tekniğe göre oluşturulur:

– Merak uyandıran bir giriş
– Bir amacı olan kahraman
– Bu amaca yönelik engel veya çatışma
– Bu amaç ile ilgili bir doruk veya kriz noktası
– Çözüm

Bu özellikleri kullanarak bazı hikayelerin görünür olmasını sağlamak çok kolay. Markalar etkili bir şekilde kendilerini anlatmak istiyorlarsa, video içeriği düşünürken ürünlerinin özeliklerini tek tek anlatmayı bırakmalı. Çünkü artık insanlar ürün değil, hikaye satın almak istiyorlar!