Teknolojinin gelişimiyle birlikte kitlelere ulaşmak kolaylaşıyor ancak markalar için fark yaratmak, rekabette sıyrılmak da giderek zorlaşıyor. Evet, konumuz hâlâ marka hikayesi.

Kapak Görseli: Richard Allen

Önceden en önemli meselelerden biri markaların kendilerini, ürünlerini, hizmetlerini anlatabilecekleri bir blog sayfalarının olmaması ve buna önem vermemeleriydi. Zamanla blogların önemi anlaşıldı ve bloglar açıldı. Artık herkesin blog sayfası varsa anlatmaya başlayabiliriz.

İçerik üretenler, “içerik her şeydir” diye diye herkese, özellikle de iş dünyasına içeriğin önemini sonunda kavrattı. Bu büyük bir başarı. Tabii bu, biraz yanlış ve eksik anlaşıldı. İnternetin her köşesinin sıkıcı, tekrarlayan, vasat, ilham vermeyen içeriklerle dolacağını kimse bilemezdi.

İçerik Neydi, Emek miydi?

Birkaç soru ile düşünmeye başlayalım: İnsanlar metin ya da görsel fark etmeksizin, neden dijital içeriği tüketmeyi ve hatta bu kadar hızlı tüketmeyi seviyor? Hayat, on-on beş yıl öncesine göre artık çok hızlı akıyor. Her şey bu kadar hızlandıkça hayatımızı kolaylaştıracak, bize bir anlam katacak, bakış açımızı etkileyecek, problemlerimizi daha hızlı çözmemizi sağlayacak, eğer bir şey satın alacaksak da bize fikir verecek içerikler arıyoruz. Tek istediğimiz aslında ilham almak. O zaman ilk ilkemiz; içerik ilham vermeli.

Bir içerik nasıl ilham verir? İçinde gerçek bir şeyler; duygu ve deneyim barındıran içerikler ilham verir. Duygu ve deneyim barından bir içeriği de sıradan yöntemlerle yazamazsınız. Deneyim, olay üzerine kurulu ve karakterleri olan bir anlatıdır. Deneyim bir hikayedir. En iyi / ilham verici / sıra dışı / güçlü / benzersiz içeriğe giden yol hikayeden geçer. Kopyalanamaz, taklit edilemez.

Kendi hikayenizi, ürünlerinizin ya da hizmetlerinizin hikayesini anlatmak size diğer pek çok yöntemden daha zor gelebilir. Ama bu bir keşif süreci ve sorular her zaman işe yarar: Hedef kitlem için ne yapmaya çalışıyorum? Hedef kitlem kimlerden oluşuyor, nasıl yaşıyorlar, nasıl konuşuyorlar?

Marka Hikayesi: Makale Değil Hikaye

Hikaye anlatmaya başladığınızda sıradan blog içeriklerinin ötesine geçtiğinizi, gerçek bir etkileşim yarattığınızı hemen görürsünüz. Çünkü hikaye, gücünü duygulardan alır. Makale ise objektifliğin temsilcisidir. Makalede kendinizi içeriğe dahil edemezsiniz. Hikaye ise tam olarak sizinle ilgilidir.

En iyi marka hikayesi de son derece öznel olandır. Deneyimden beslenir. Karakterleri vardır. Duyguyla örülmüştür. Karşı tarafın duygularını harekete geçirme gücü vardır. Bu nedenle markalar, pazarlamacılar, reklam yazarları kendilerini hikayeye dahil etmelidir.

Her hikayenize deneyim eklemeli ve bu deneyimleri olabildiğince detaylandırmalısınız. Bu tür bir yaklaşım sizi daha gerçek kılar. Kitlenizin iletişim kurabileceği bir karaktere dönüşürsünüz. Kısacası, herkesin işleri kolaylaştırmaya, ilham almaya çalıştığı bir zamanda makale yazmak; markanız için yapacağınız en iyi şey değildir. Odağınıza hikaye anlatmayı almalısınız.

Deneyimi Tasarlamak Hikayenin Başlangıcı Olabilir

Yukarıda, markanızla ilgili bütün içerik çalışmalarınızda hikayeleştirmenin önemini ve neden önemli olduğunu anlatmaya çalıştık. Şimdi de meselenin özüne inelim ve deneyimi başka bir boyutuyla ele alalım: Marka hikayesi, aslında kitlenize yaşatmak istediğiniz deneyimle ilgilidir. Onlarda bırakmak istediğiniz iz, uyandırmak istediğiniz his, tekrar sizi seçmelerini sağlayacak itici güç… Sorular her zaman en iyi yardımcılardır: Hedef kitlem için nasıl bir deneyim tasarlamalıyım? Nasıl bir deneyimi yaşamaya hazır ve istekliler? Onlara hissettirmek istediğim duygu ne? İçerisinde kendilerini iyi hissedecekleri, mutlu olacakları, keyif alacakları hikaye ne? Hedef kitlem beni neden seçsin?

Aslında çoğu zaman ürün satın almayız; hikayeyi ve onu var eden deneyimi satın alırız. Sattığınız şey elbette önemli ama onu nasıl sattığınız da çok önemli. Geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik kavramlarını markanızın merkezine yerleştirip, geri dönüştürülmüş camdan harika dekorasyon ürünleri yapıyor olabilirsiniz. İnsanlar, önce sadece camdan dekorasyon ürünlerini görürler. Siz hikayenizi anlatmadığınız sürece de sadece camdan dekorasyon ürünlerini görmeye devam ederler.

Marka Hikayesi ve Güçlü Cümleler

Evet ayakta kalabilmek için ürünlerinizi satmalısınız. Ama hedef kitlenizin duymaktan bıktığı ve artık onlarda hiçbir hareket istediği uyandırmayan etkisiz cümlelerle bunu yapmaya çalışmamalısınız. Rakiplerinizle birlikte aynı dilin içine hapsolmayın. Hepinizin aynı kalıp cümlelerle başarı elde etmesi çok zor; başarı, fark yaratmakla ilgilidir çünkü.

Rekabette öne çıkmanın, farklılaşmanın bir yolu da kelimeleri doğru seçmek, cümleleri doğru kurgulamaktır. Sizin fark yaratan, etkili, sizi anlatan cümleniz marka hikayesi içerisinde gizli. Ve bu cümle, marka hikayenizi her fırsatta vurgulayacak ve güçlendirecek cümle. Bu bir döngü…