LinkedIn’i, hikayenizi anlatmak ve kendinizi iş dünyasına tanıtmak için önemli bir fırsat alanı olarak görmelisiniz.

Okuduğumuz okullar, kazandığımız başarılar, aldığımız sertifikalar ve çalıştığımız işler dışında bizi biz yapan başka şeyler de var. Elbette bunlar hikayemizin parçaları. Ama gerçekte kim olduğumuzu, tutkularımızı, önemsediğimiz konuları, odaklandığımız meseleleri, neyi neden yaptığımızı yeterince anlatmıyor.

Peki, LinkedIn profilinizi hikayenizi anlattığınız bir alana nasıl dönüştürürsünüz?

Önce LınkedIn’i Anlamak Gerekiyor

İşe alım ya da çeşitli iş birlikleri amacıyla yöneticiler ve üst düzey liderler de dahil olmak üzere her seviyedeki profesyonelin kullandığı LinkedIn, 600 milyondan fazla kullanıcısıyla iş odaklı bir sosyal medya platformu.

Kabul edelim, LinkedIn artık iş dünyasına açılan kapı. Sizinle görüşmek isteyen, işi için uygun olup olmadığınızı anlamak isteyen herkesin ilk olarak baktığı yerlerden biri burası.

Ben daha öğrenciyim diyenler için de tabii ki bunu bahane saymıyoruz. LinkedIn’i 40 milyondan fazla öğrenci ve yeni mezun kullanıyor. Profilinizi en erken zamanda oluşturun ve aşağıda anlatacağımız başlıklar konusunda hemen harekete geçin, istekli ve kararlı olduğunuzu gösterin.

En önemlisi de profil kelimesini, pek çok sosyal medya platformundan biliyoruz ama bunu Facebook, Twitter, Instagram profillerinizle asla karıştırmamalısınız. LinkedIn’in her zaman iş odaklı bir mecra olduğunu unutmamak gerekiyor.

LınkedIn’de Olmak Neden Önemli?

LinkedIn’de profil oluşturup, CV bilgilerinizi ekleyip kenara çekilmek size yarardan çok zarar getirebilir. Sizi merak edenler, potansiyel işverenleriniz, iş görüşmesi yaptığınız bir yönetici, iş arkadaşlarınız mutlaka LinkedIn profilinize bakacaklar. Ve işte tam da o anda en güncel bilgilerinizi görmeliler.

Sadece bu da değil, onlara sizi daha iyi tanımaları, ilgi alanlarınızı, LinkedIn’de hangi konulara nasıl dahil olduğunuzu görmelerine olanak tanıyan bir profil sunmalısınız. Bu yüzden profilinizi oluşturup kenara çekilmeyin, aksine hemen hikayenizi anlatmaya başlayın. Yarım yamalak bir hikaye sizi muğlak ve güvensizler kategorisine iteleyebilir.

Önemle vurgulayacağımız bir başka konu da LinkedIn’in, Google’ın düzenli olarak indekslediği YouTube, Wikipedia, Facebook ve Twitter gibi platformarın arasında yer aldığı. Dolayısıyla fark edilmek, dikkat çekmek, arama sonuçlarında daha görünür olmak için profilinizin SEO uygumlu olması da önemli. Bunun için çeşitli SEO taktikleri kullanabilirsiniz. Yani kelimelere ihtiyacınız var.

Profilinizle Hikaye Anlatmak

LinkedIn, size belli başlıklar altında bilgilerinizi sunabileceğiniz ve başkalarıyla etkileşime girebileceğiniz alanlar sağlıyor. Deneyim, Eğitim, Lisanslar ve Sertifikalar, Yetenek ve Onaylar, İlgi Alanları, Gönüllü Deneyimler, Yetenekler, Başarılar gibi başlıklarda hikayenizi anlatabiliyorsunuz. Bu başlıkları doldurduğunuzda LinkedIn, profilinizin ne kadar güçlü olduğunu da sizinle paylaşıyor.

Bütün bu başlıkları nasıl kurguladığınız önemli. İşte burada kendinizi hikayeleştirme devreye giriyor. İnsanlara kim olduğunuzu, ne yaptığınızı ve nasıl yaptığınızı anlatın. Bu sizin hikayeniz. LinkedIn’i sosyal yaşamınızda tanıştığınız birisiyle paylaşabileceğiniz hikayenizin çevrimiçi sürümü olarak görün. Ama iş odaklı olduğunu da unutmayın.

Şimdi kendinizi düşünün: İşveren pozisyonundasınız ve ekip arkadaşlarınızı arıyorsunuz. Görüşeceğiniz kişilerin LinkedIn profillerini incelemeye başladınız. Neler ilginizi çeker? Gerçekte kim olduğunu, ilgi alanlarını, üzerinde çalıştığı konuları öğrenebildiğiniz tutkulu görünen kişiler muhtemelen sizi daha çok etkiler. İşte, kendi mükemmel profilinize giden yol da buradan geçiyor. Hadi başlayalım.

LinkedIn’de hikaye anlatımı adımlarını şöyle sıralayabiliriz:

Hikaye kimin için? Profilinize bakma potansiyeli olan kişiler arasında sizin için en önemli olan kim? Tabii ki pek çok insana ulaşmak istiyorsunuz ama bir amacınız var. Amacınız doğrultusunda ideal okuyucunuzu bulun.

Hakkınızda neyin bilinmesini istiyorsunuz? Hikayeye nelerin dahil edilip edilmeyeceği bu soruda gizli. Başlık, özet ve fotoğrafınızda tutarlı bir şekilde bu özü koruyun.

LinkedIn profilinizin sizin için ne yapmasını istiyorsunuz? Neden ve kim olarak oradasınız? Hedeflerinizi belirlemede bu iki soruya vereceğiniz cevap size rehberlik edebilir.

Başlığınız ne olmalı? LinkedIn’de kişi araması yaptığınızda ilk gördüğünüz bilgilerden biri de bu. Unutmayın, karşı taraf başlığınızı okuduktan sonra profilinize tıklayacak. Peki, ilk 3 soruya verdiğiniz cevaplardan sonra başlığınız ne olmalı? Bunu bir özet gibi düşünün. Sizi iyi ve doğru ifade etmeli, etkili ve dikkat çekici olmalı.

Profil özetinizde hikayeleştirme tekniğini kullanın. Burası başarılarınızı, eğitim bilgilerinizi, çalıştığınız yerleri sıralayacağınız bir alan değil. O kısım biraz daha aşağıda. Eğer burada da CV’nizde olan şeyleri listelerseniz, profiliniz okuyucu için sıkıcı bir profile dönüşecektir. Sizi siz yapan ve insanların aklında kalmanızı sağlayacak şeyleri anlatın.

Önceki sorularda ideal okuyucunuzu tanımladığınıza göre burayı onu etkileyeceğiniz alan gibi düşünebilirsiniz. Tutkularınızı ve ilgilendiğiniz konuları kariyerinize genel bir bakış sunarak basitçe anlatın. Burası kişisel hikayenizi anlattığınız yer ve dolayısıyla da kendinizden bir yabancı gibi bahsetmeyin. Özet yazınız birinci tekil kişi ağzından olmalı, yani “ben” diliyle yazmalısınız.

Profil özetinde küçük SEO marifetleri sergilemenizi de ayrıca tavsiye ederiz. Çalışma alanınızla ilgili sıkça aratılan kelime ve kelime gruplarını öğrenerek yazınızın içeriğinde organik bir şekilde kullanın. Böylelikle çalışma alanınızla ilgili Google aramalarında da üst sıralarda çıkabilirsiniz. Bu anahtar kelimeleri başlık ve beceriler bölümünde de kullanmalısınız.

Etkileşim yaratın ve bunu bir hikaye anlatımı aracı olarak kullanın. Paylaşım yapın, akışa dahil olun. İlgilendiğiniz konular, çalışma alanınızla ilgili güncel durumlar, makaleler, etkinlik programları hakkında konuşun. Başkalarının gönderilerini beğenin, yorum yapın, tartışma konuları başlatın.

Varsa kendi blog yazılarınızı, başka bloglara yazdığınız yazıları ya da hazırladığınız slaytları da paylaşabilirsiniz. Sunumlar için SlideShare’i kullanabilirsiniz. Başka platformlarda yayınlanan içeriğiniz yoksa, LinkedIn Pulse kullanabilir, yazınızı doğrudan LinkedIn’de yayınlayabilirsiniz. İşverenler bütün bu aktiviteleri size dair bir “veri” olarak değerlendirecek.

Fotoğrafınızın hikayenizle uyumlu olduğundan emin olun. Anlattığınız her şeyden bağımsız bir fotoğraf iyi bir izlenim bırakmaz. En önemlisi de sadece kendi fotoğrafınızı kullanmanız; bir arkadaşınızla, çocuğunuzla olanı değil. Profil fotoğrafı ile ilgili yapılmaması gerekenlere buradan bakabilirsiniz. Hatta profil fotoğrafınızın uygun olup olmadığına karar vermek için PhotoFeeler gibi platformları da kullanabilirsiniz. Ama bizce iyi bir profil fotoğrafı için doğal ışık, yormayan bir arka plan ve bir gülümseme gayet yeterli görünüyor. İlla takım elbiseli bir fotoğraf kullanmanız gerekmiyor. Hatta yaratıcı sektörde çalışan ya da çalışmak isteyen biriyseniz, hiç kullanmayın daha iyi.

Güncellemeyi ihmal etmeyin. Sonuçta hikayeniz devam ediyor, değil mi?

Ve Birkaç İpucu…

URL’nizi kişiselleştirin. LinkedIn profilinizi, kişisel web siteniz gibi bile düşünebilirsiniz. URL özelleştirme, size her yerde paylaşabileceğiniz tanımlı, anlaşılır bir web adresi sunar. Profil Düzenle’ye girdikten sonra İletişim Bilgileri bölümünden bunu kolayca yapabilirsiniz.

Bağlantı kurarken mesajları kişiselleştirin. Herhangi birisine bağlantı talebi gönderdiğinizde LinkedIn otomatik bir mesajla bunu iletiyor. “Seni LinkedIn’deki profesyonel ağıma eklemek istiyorum”. İyi haber: Bu mesaj değiştirilebiliyor.

İlgilendiğiniz şirketleri takip edin. Şirket sayfaları sizin için önemli etkileşim alanları. Yayınladıkları makaleleri, blog yazılarını, iş ilanlarını buradan takip edebilirsiniz. Bu gönderilere yorum yapabilir ve takipte olduğunuzu, ilgilendiğinizi onlara gösterebilirsiniz.

Ağınıza karşı cömert olun. Bunu yapmanın pek çok yolu var: Birinin işi hakkında profesyonel bir öneride bulunmak, mesleğinizle ilgili olan ya da olmayan ama tanıtmanın faydalı olacağını düşündüğünüz bir iki kişiyi tanıtmak, denk geldiğiniz ve birisi için faydalı olacağını düşündüğünüz bir makaleyi onunla paylaşmak, iş değişiklikleri ve çalışma yıldönümleri hakkında yorum yapmak, insanların becerilerini onaylamak gibi.

Gruplara katılın. Bu size yeni bağlantılar sağlayabileceği gibi etkileşiminizi artırmaya da yardımcı olur. İlgi alanlarınızla, işinizle ilgili grupları bulun, tartışmalara katılın ve yeni tartışmalar başlatın. Ama burada dikkat etmeniz gereken bir nokta var; bir şeyler satmaya çalışmayın. Sadece kendinizi ve uzmanlık alanınızı gösterin.

Bağlantılarınızı dışarı aktarın. Herhangi bir sebeple bağlatılarınızın bilgileri kaybetmemek için bağlantı listenizi dışarı aktarın. LinkedIn sizin için bağlantılarınızın bilgilerini içeren cvs uzantılı bir dosya hazırlıyor.

Profilinizi iki dilde oluşturun. LinkedIn tek bir hesap üzerinden birden fazla dilde profil oluşturmaya izin veriyor. Hem İngilizce hem Türkçe verilen ilanlar için şansınızı artırın.

Ağınızı genişletmekten korkmayın. Çalışma alanınızla ilgili önemsediğiniz kişileri ağınıza eklemekten çekinmeyin. Ama LinkedIn’in sıradan bir arkadaşlık sitesi olmadığını, iş için orada olduğunuzu ve başkalarının da iş için orada olduğunu kendinize sık sık hatırlatın.

CV-profil uyumululuğunuza dikkat edin. CV’nizdeki bilgilerle profilinizdeki bilgiler tutarlı olmalı, çelişmemeli.

Güncelleme yapmadan önce etkinlik güncellemelerinizi kapatmayı unutmayın. Herkese her an bildirim gitmesini istemeyebilirsiniz.

Kendinize şunu sorun: LinkedIn profiliniz bir hikaye anlatıyor mu?