Söz konusu kullanıcı deneyimi olduğunda ‘less is more’ (az daha çoktur) mottosunun içini nasıl doldurmalıyız? Sizi basitlik ve faydacılık ikilemi üzerine düşünmeye davet ediyoruz.

Minimalizm kavramı, özellikle modern dünyanın anlamsız bolluğunda varlık arayışını sürdüremeyenlerimiz arasında büyük bir iştahla benimsendi. İnternette gezinirken, mutlu olmadığı işinden istifa edip tüm parasını karavan almaya harcayarak dünya turuna çıkanların haberlerine rastlamışsınızdır. Ya da neden gardırobunuzun yarısından kurtulmanız gerektiğine dair blog yazılarına gözünüz ilişmiştir.

‘Less is more’ mottosuyla kendini tanıtan bu felsefe, bireysel yaşamlarımızdan hem dijital hem de reel dünyadaki tasarımlara kadar birçok alanı etkiledi. Dolayısıyla şirketler de modern dünya insanın minimalizm arayışına ayak durmanın gerekliliğini kavradı.

Kullanıcı İhtiyaçlarını Karşılayan Basitlik

İnternet kullanıcılarının yaklaşık %90’ı arama motoru olarak Google’ı tercih ediyor. Kullanıcı deneyiminin hepimiz için tanıdık olduğu örneklerden biridir Google. Basitlik kavramı üzerinden yaşadığımız kullanıcı deneyimini değerlendirecek olursak, Google bize iki şey sunuyor: Tasarımda basitlik ve hızlı sonuç.

Bunu bir örnek üzerinden değerlendirmeye çalışalım:

Kış tatili yapmayı planlıyorsunuz ve aklınızda İsviçre Alpleri’ne gitmek olduğunu varsayalım. Bunu olabildiğince ekonomik şekilde gerçekleştirip gittiğiniz zamanı da verimli geçirmek istiyorsunuz. Aynı zamanda bu tatili finanse etmenizi sağlayan bir işte çalışıyorsunuz ve düzenlenmeyi bekleyen bir sürü dosya mail listenizde bekliyor. Bu noktada tatmin edici bilgiye kısa sürede ulaşmak birincil beklentiniz. Öte yandan bu işlemi yapmak için açtığınız arama motoru sayfasının aşina olduğumuz Google arayüzünden farklı olarak bir yığın haber ve yönlendirmelerle dolu olduğunu düşünelim. Zaten kısıtlı olan zamanınızda sayfa üzerindeki birçok dikkat dağıtıcı unsuru görmezden gelmek için de ayrı bir efor sarf etmeniz gerekecek. Faydacılık unsurunu sağlarken basitliği kaybettik, değil mi?

Aslında bu örnekte çok da uçmadık. Yukarıda sözünü ettiğimiz bir yığın haber ve yönlendirme için Yahoo’yu açıp bir bakın, demek istediğimizi anlayacaksınız.

Basitlik Derken Ne Demek İstiyoruz?

Minimalizm anlayışında fazlalıklardan kurtulmak ve olabildiğince sadeleşmek temel amaçtır. Bunu yaşam felsefesi temelinde düşündüğümüzde, hayatımızdaki diğer dikkat dağıtıcı unsurlardan arınmak ve manevi boyuttaki ihtiyaçlarımızın farkına varmak esastır. Sanatsal boyutta düşündüğümüzde ise sadelik, gözlemcinin sanat eserini yorumlarken düşünsel gürültüden kurtulması ve eserle teknikten çok duygusal bağ kurması amaçlanır. Yani kısaca, minimalizmde basitlik kavramı ile faydacılık iç içe geçmiştir.

Google örneği üzerinden devam edecek olursak; az önce kurduğumuz senaryoda bu sefer aşina olduğumuz Google sayfası üzerinden devam edelim. Google’ın bize sunduğu deneyimden öngördüğümüz kadarıyla, aradığımız bilgiye ilk sayfada ulaşırız. Bize bunu sağlayan da son derece karışık algoritmalardır. Şimdi de senaryomuz gereği, algoritmalardan birinin çalışmadığını varsayalım. İsviçre Alpleri’ni ararken karşımıza İsviçre tarihi ile ilgili doküman içeren sayfalar çıksın. Yani, ihtiyacımız olan hiçbir bilgiye ulaşamadık ve üstüne zaman kaybettik. Böyle bir durumda basitlik tek başına iyi bir kullanıcı deneyimi sunmamış oldu.

Sadede gelelim: Kullanıcı deneyiminde basitlik kavramı, faydacılık unsuru üzerinden değerlendirilmelidir. Aksi takdirde yarar sağlamayan basitlik, kullanıcı için hiçbir şey ifade etmeyecektir.