“Ben çıkıp anlatırım, onlar da dinler. İşte bu kadar basit” diye düşünüyorsanız, durun, bu sizi bir adım bile öteye taşımayacak. Neden mi?

Bir konuşmayı, sunumu yapmanın en güçlü tarafı “izleyici”dir. Nasıl meraklandıklarını, gözlerinin nasıl büyüdüğünü, nefeslerini nasıl tuttuklarını, kalp atışlarının nasıl hızlandığını, eğlenip eğlenmediklerini görmek, deneyimlemek sizi büyüten en önemli etkileşimlerdir. Her konuşmacının izleyicisinden öğreneceği bir şey mutlaka vardır.

Sizin sahnede, onların da tam karşınızda olduğu yer, dönüşümün merkezidir. Burada müthiş bir etkileşim yaşanır. Motivasyon kaynakları, hassasiyetler, beklentiler, geleceğe dair hayaller ve şimdinin gerçekliği burada anlaşılır. Bağlantı burada kurulur. Yeni olasıklıklar burada ateşlenir.

Özellikle iş dünyasında “profesyonel konuşmacılar” garip bir şekilde bununla ilgilenmiyor. Sanki söz konusu iş olunca her şey tek taraflıymış ve etkileşime gerek yokmuş gibi. Ve sonuç olarak da sadece söylemek istediklerine odaklanarak izleyicilerini kaybediyorlar. İlham olamıyorlar, iz bırakamıyorlar, teşvik edemiyorlar…

Hedef kitlenizi tanımlama süreci, tam anlamıyla, hedeflerinize ulaşmanızı sağlayacak bir hikaye ortaya çıkarmanıza olanak sağlayan içgörüleri toplamanızı sağlar. Kitlenizi ne kadar iyi tanır, onlar hakkında ne kadar çok bilgi toplar ve onları anlamaya çalışırsanız, bu, bir o kadar hikayenizi büyütür, etkisini artırır, vermek istediğiniz mesajı güçlendirecek bakış açıları kazandırır. Hikayeyi yaratma sürecinizi ne kadar kolaylaştıracağından bahsetmiyoruz bile.

İşte, dönüşümü başlatacağınız en iyi “o an”a ulaşmanız için kitlenizi tanımanın yolları:

Kalıpları parçalayın

Teknolojinin ve daha da önemlisi iletişim teknolojilerinin gelişimiyle birlikte geldiğimiz noktada, insanları basmakalıp bir şekilde sınıflandırarak anlayamayız. Çünkü insanlar artık geleneksel bütün açılımlardan kurtuldu ve kimliklerini kişisel zevklerine, isteklerine, ilgi alanlarına ve davranışlarına dayanarak inşa ediyor. Bu güçlü dönüşüm de size, iyi bir sunum için klişelerin ötesine geçmeniz gerektiğini söylüyor.

Hedef kitlenizin duyarlılıklarına, hassasiyetlerine, gereksinimlerine, tutkularına hitap etmek onlarla aranızda derin bir bağ kurmanızı sağlar. Koca bir kalabalığa konuşacaksanız bunu ölçmek elbette zor olabilir; bunun için bir sonraki maddeden yardım alarak başlamalısınız.

Temel bilgileri ihmal etmeyin

Evet, canlı ve etkileşimi yoğun bir sunum için klasik sınıflandırmaların ötesine geçmek gerekiyor ancak tamamen göz ardı etmek gerekmiyor. Etnik ve kültürel geçmiş, yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum, eğitim durumu, dinsel inançlar, politik duruş gibi temel bilgiler, hikayenizi yaratırken durmanız gereken sınırlar, eğilmeniz gereken yeni durumlar ve kullanabileceğiniz yan hikayeler için size kuvvetli bir altyapı sunar. Ayrıca klişelerin ötesine geçmenize de yardımcı olur.

Empati kurun

Karşı tarafla güven bağı kurmanın en önemli yolu empati kurduğunuzu, kurmaya çalıştığınızı göstermekten geçer. Hangi zorluklarla karşılaşıyorlar? Hangi engelleri aşmaya çalışıyorlar? Kaygıları neler? Beklenen, bütün bu olası sorunlara kökten çözümler bulmanız değil elbette. Önemli olan bunları içtenlikle fark ediyor, dile getiriyor olmanız. Sizi onlara, onları size yaklaştıracak olan bu içten fark ediş.

Neyi bildiklerini düşünün

Hedef kitlenizin sahip olduğu bilgi ve kültür seviyesini anlamak, size sunumunuza neyi dahil edeceğinizi, neyi dahil etmeyeceğinizi; nelerden kaçınmanız, nelerin üstüne gitmeniz gerektiğini söyler. Bu, tam olarak onlar için rafine edilmiş bir hikaye anlamına gelir. Tabii ki bilgi ve kültür seviyesi kişiden kişiye değişir ancak genele hitap edecek ve kısa, öz yeni bilgiler de sunabilecek bir hikaye, herkesin dikkatini çekmeyi başarır. Unutmayın, derin bir entelektüel bilgi üzerinden yapılan bir espri size pek fazla bir şey sağlamayacaktır, dünyanın en iyi esprisi olsa bile.

Onlara istediklerini verin

İnsanların orada olmasının bir sebebi var; ilham almak, umut bulmak, eğlenmek, yeni bir bakış açısı kazanmak, bir şeyler öğrenmek, bir çözüm duymak, diğerleriyle bağlantıda hissetmek… Ya da başka bir şey. Bunu keşfedin. Ve bunu kullanın. Neden orada olduklarını anladığınızda sunumunuzda hedeflediğiniz neyse ona ulaşacak yolu çok daha net çizersiniz.

Her başlığı düşündünüz, incelediniz ve şimdi onları daha iyi tanıyorsunuz. Bu sunumu yapma amacınız nedir? Ve şimdi asıl soru: Bu amacı, kitlenizin gözünde dinlenilir kılacak olan hikaye ne?

Kaynak: Sparkol