Yolu seminerlerinden geçen neredeyse herkes Robert McKee’nin hikaye anlatıcıları arasında bir efsane olduğunu düşünüyor. Henüz kitaplarını okumamış ya da seminerlerine gitmemiş ve ondan bihaber olabilirsiniz. Ama şimdi tam sırası.

Kim Bu McKee?

Robert McKee, kariyerine aktör olarak başlayıp, ardından film yönetmenliği ve yazarlık yapmış biri. 70’lerde Hollywood’a senaryolar yazarken aldığı bir öğretmenlik teklifi ile resmen hayatı değişiyor. Böylelikle Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde hikaye anlatıcılığı üzerine dersler vermeye başlıyor. Onu bütün bu üne kavuşturacak olan seminer serisinin temelini de burada atıyor.

McKee, 1984’ten bu yana Los Angeles, New York, Londra, Paris, Sydney, Toronto, Boston, San Francisco, Tel Aviv, Madrid, Barcelona, Berlin, Roma ve İstanbul gibi dünyanın çeşitli şehirlerinde 100.000’den fazla insana hikaye yazma sanatını yüz yüze anlatırken, online eğitimleriyle de çok sayıda insana ulaşıyor. Ayrıca 20th Century Fox, Disney, Paramount ve MTV gibi büyük prodüksiyon şirketlerine proje danışmanlığı yapıyor. Ve 78 yaşında bıkmadan usanmadan “hikaye”yi anlatmaya, insanlara ulaşmaya devam ediyor.

Son 30 yılını uluslararası senaryo yazarlarını, romancıları, oyun yazarlarını, şairleri, belgesel yapımcılarını, yönetmenleri, iş insanlarını, pazarlamacıları eğitmeye ve onlara mentorluk yapmaya adamış bir hikaye anlatıcısı/eğitmen için ne söyleyebiliriz?

Hobbit ve The Lord of the Rings’in yönetmeni Peter Jackson, ona ‘gurular gurusu’ diyor mesela.

Crash ve Million Dollar Baby’nin yönetmeni Oscar ödüllü yazar Paul Haggis, “Hikaye yapısı hakkında bildiğim her şeyi Robert McKee’den öğrendim” diyor.

All The President’s Men ve Butch Cassidy And The Sundance Kid filmlerinin Oscar ödüllü senaristi William Goldman onun için “…Hangi kıtada yaşıyorsanız yaşayın, eğer çevrenize baktığınızda bir grup yazarın veya sinema delisinin toplaştığını görürseniz, şehre mutlaka Robert McKee gelmiştir” diyor.

Bunun yanında bazı insanlar da onun şarlatan olduğunu düşünmüyor değil. Tek bir mesajı yıllardır dünyanın pek çok yerinde tekrarlayan, hep aynı şeyi satan bir seyyar satıcı olduğunu düşünüyorlar.

Kafa Karışıklığı ile Başlayalım…

Peki hangisi gerçek? Ya da aslında bu iki düşüncenin bir birleşimi mi McKee? O bir guru mu?

Başarısını asla inkar edemeyiz. Kendi internet sitesine göre, McKee’nin öğrencileri arasında 200’ün üzerinde Emmy ve 60’ın üzerinde Akademi Ödülü kazanan bulunuyor. Bunların arasında The Sopranos, Sex and the City, Ugly Betty, Six Feet Under, Boardwalk Empire ve Game of Thrones dizilerinin yazarları da var; çok başarılı işlere imza atmış Akiva Goldsman (A Beautiful Mind), Ed Saxon (The Silence of the Lambs), John Lasseter (Wall-E), Andrew Stanton (Finding Nemo), Jane Campion (The Piano) gibi yönetmen ve senaristler de var.

McKee, 30 yıldır istikrarlı bir şekilde devam ettirdiği Story Seminar* programında hikaye yazma sanatını anlatıyor. Ayrıca türlere odaklandığı Genre ile üst düzey yöneticilere ve pazarlama uzmanlarına yönelik hazırladığı Storynomics diye iki yan seminer daha veriyor. Binlerce romancı, şair, müzisyen, çizgi roman yazarı ve iş insanı, dört uzun gün boyunca toplamda 30 saat McKee’yi dinliyor. Ayrıca McKee’nin ‘Story: Substance, Structure, Style, and the Principles of Screenwriting’ adlı kitabı senaryo yazarlığının kutsal kitabı olarak kabul ediliyor ve oldukça okunan bir kitap bu.

30 koca yıl ve hikayenin önemine dikkat çeken biri… Bu azımsayabileceğimiz bir şey değil.

Onunla İlgili Ama’lara Gelince…

Akademi ödüllü Adaptation filminde Nicholas Cage tarafından canlandırılan Charlie Kaufman, “Her kim bir cevap bulduğunu söylüyorsa, umutsuz insanları etkilemek istiyor demektir” der ve ekler: “Amacın yeni bir şeyler yapmaksa, o öğretmenler tehlikelidir.”

Filmde senaryo yazma sürecinde tıkanıklık yaşayan Charlie Kaufman, senaryo yazmaya çalışan ikiz kardeşinin ısrarıyla en nihayetinde McKee’nin seminerlerinden birine gider ve sorusunu sorar: “Peki, yazar içinde pek fazla bir şey olmayan bir hikaye yazmaya çalışırsa? İnsanlar değişmiyorsa? Zorluk çekiyorlar, hayal kırıklığına uğruyorlar ve hiçbir şey çözümlenmiyor; gerçek dünyanın daha fazla yansıması.”

Brian Cox tarafından canlandırılan McKee ise “Gerçek dünya mı?” diye başlar ve büyük bir lokmada Charlie’yi yutar. Pek çok insanın onun sert ve kibirli olduğunu düşünmesinin sebebi belki de bu tavrı.

Bu yüzden tamamen formüller ve kalıplar üzerinden ilerlediğini, eleştiriye açık olmayan dar görüşlü ve sert biri olduğunu söyleyen insanlar hiç de az değil. Ancak belki de burada önemli olan şey onun yıllardır hikayenin üzerine konuşması ve görünen o ki konuşmaya devam edecek olması. McKee, hikayenin gerçek değerinin farkında ve onu yüceltiyor. “Neden insanlar yıllardır onu dinlemek için zaman ve para harcıyor? Neden yıllardır popülaritesini yitirmiyor?” gibi soruların hepsinin cevabı aslında burada gizli. O, tutkulu bir şekilde ‘hikaye’yi anlatmaya devam ediyor.

Kitabında ve seminerlerinde anlattığı şey tahmin edebileceğiniz gibi iyi hikayeye giden kurallar değil. O, kurallar konusunda oldukça sert. McKee’nin kuralları değil, ilkeleri var. Kulağa bir formülden bahsediyormuş gibi gelebilir ama o bunu şiddetle reddediyor. Bu yazının konusu da aslında onun hikaye anlatıcılığının gurusu olup olmamasıyla ilgili değil; tabii ki açık fikirli olmak şartıyla, Robert McKee’den hikaye adına ne öğrenebileceğimiz önemli olan.

Ondan öğrenebileceğimiz en önemli şey belki de her şeyin, bütün hikayenin hayatla ilgili olduğu. Adaptation filmi ile bitirelim: “Gerçek dünya mı?” dedikten sonra şöyle devam ediyor McKee, “Lanet olası gerçek dünya mı? Her şeyden önce, çatışma ya da kriz olmayan bir senaryo yazarsan, izleyicileri gözyaşlarına boğarsın. İkincisi, dünyada bir şey olmuyor mu? Sen aklını mı kaçırdın? İnsanlar her gün öldürülüyor. Dünyada soykırım, savaş ve her gün artan yozlaşma hüküm sürüyor. Dünyada bir yerlerde birileri kendi hayatlarını başka birini kurtarmak için feda ediyor. Her gün birileri bir yerlerde başka bir kişiyi öldürmek için sapıkça kararlar alıyor. İnsanlar aşkı buluyor. İnsanlar aşkı kaybediyor. Birileri açlık çekiyor. Başka biri en iyi arkadaşını bir kadın için aldatıyor. Bu şeyleri yaşamda bulamıyorsan, o zaman yaşam hakkında bir halt bilmiyorsun. Ve neden benim iki saatlik kıymetli zamanımı filminle harcıyorsun?”

Hakkında daha fazla bilgi için: https://mckeestory.com/