İzleyicileri yolculuğa çıkaran, onlarda heyecan uyandıran, ilham almalarını ve motive olmalarını sağlayan iyi bir konuşma hikaye anlatma sanatından geçiyor.

İster şirketinizin amacını, hedeflerini, ürününü ya da hizmetini; ister kişisel başarı hikayenizi, üzerine araştırma yaptığınız bir konuyu, bir fikrinizi anlatmak isteyin, unutmamanız gereken bir şey var: Kitlenizin heyecanını ve odağını kaybetmeden sizi dinlemesi için doğru bir sunum tekniği bulmalısınız.

Peki, doğru bir sunum tekniği nasıl bulunur? Bu konuda ilk olarak anlamamız gereken, iyi bir konuşmanın sırrının, sıra sıra dizilmiş görseller ve madde madde sıralanmış içeriğin tekdüze anlatımında değil, hikayeleştirme yönteminde olduğu. Ancak hikaye anlatmanın da farklı teknikleri var. Aktarmak istediğimiz konuya en uygun tekniği öncelikle teknikleri tanıyarak ve örneklerini inceleyerek bulabiliriz. Şimdi tam da buradan başlayacağız.

Markalar İçin Hikaye Anlatma Teknikleri Neden Önemlidir?

Birçok iş dünyası kitabıyla çok satanlar listesine girmiş yazar Simon Sinek’ın, aşağıda anlatım tekniğini de inceleyeceğimiz TED konuşmasında sıklıkla dile getirdiği gibi; “İnsanlar yaptığınız şeyi satın almaz; yapma nedeniniz için satın alırlar” İşte, yapma nedeniniz de tam olarak hikayenizdir. İnsanlar hikayeyi bilmek, onun bir parçası olmak isterler. Çünkü sosyal yaşamlarında da birbirlerine hikayelerle bağlıdırlar.

Neden hikaye anlatmanız gerektiğini ve hikayeyi nasıl anlatmanız gerektiğini anlamak için önce insan doğasını anlamak gerekiyor. Bizce hikayenin gücü, yapabilecekleri, hatta hikaye anlatım teknikleri de orada gizli.

İyi hikayeye giden yolda da, onu anlatma tekniklerinde de bizi genelgeçer kurallar beklemiyor. Yani burada keskin çizgiler, değişmez kurallar, belirlenmiş ve tanımlanmış yollar yok. Yapmanız gereken iç sesinize güvenmek, rakiplerinize değil önce kendinize odaklanmak, samimiyetinizi ortaya koymak ve insan doğasının derinine inmek. Bu bir risk gibi gelebilir kulağınıza. Evet, bu bir risk. Ama bu riski almaya değer. Neden mi?

Kendinize dönün ve keşfedin: Kahramanları, sürprizlerle dolu yolculukları, katmanlaşan olay örgülerini, çatışmaları ve mutlu sonları seviyoruz. Biz hikayelerle heyecanlanıyoruz, meraklanıyoruz. Yani hikayeler duygularımızı harekete geçiriyor. O zaman neden sevdiğimiz şeyi yapmayalım ki?

Aşağıda 8 örneğini inceleyeceğimiz hikaye anlatım yöntemleri, konuşmalarınızda izleyicinizi etkilemek, heyecanlandırmak ve odaklanma sürelerini artırmak için size yardımcı olabilir. Hatta yazılı metinleriniz, reklam çalışmalarınız, halkla ilişkiler faaliyetleriniz, sosyal medya paylaşımlarınız için de ilham verici olabilir.

1. Monomyth

Monomyth, dünyanın farklı zamanlarından ve yerlerinden çok sayıda hikaye, masal, mit, dini yazı ve efsane üzerinde araştırma yapan Amerikalı mitolojist ve yazar Joseph Campbell’ın tanımladığı bir hikaye anlatma tekniği. Kahramanın yolculuğu da denen monomyth hikaye yapısında, kahraman evini terk etmek üzere çağrılır ve zor bir yolculuğa çıkar. Yani kahraman bildiği bir yerden ayrılarak bilinmeyen, tehditlerle dolu bir yere gider. Sonunda topluluğuna da yardımcı olacak, zorlu bir sınavın üstesinden geldikten sonra, bir mükâfat ya da yeni bir bilgelikle eve geri döner. Lion King’den Star Wars’a kadar pek çok modern hikaye hâlâ bu hikayeleştirme tekniği ile yazılıyor.

Sunumlarınızı kurgularken monomyth yapısını kullanmak, izleyicilerinizle paylaşmak istediğiniz bilgeliğe sizi neyin getirdiğini açıklamanın en etkili yollarından biri olabilir. Böylelikle izleyicilerinizin gözünde hikayenizi canlandırabilir, onları sizinle birlikte bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Japon yoyo ustası BLACK, monomyth yapısını kullarak profesyonel sahne sanatçılığına uzanan hikayesini anlatıyor. “14 yaşındayken kendime güvenim çok azdı” diyerek başladığı konuşmasından onu çağıran hamlenin “bir gün bir yoyo satın almak” olduğunu anlıyoruz.

2. Dağ Yapısı

Hikayedeki gerilimi ve dramayı haritalamanın bir yolu olarak dağ hikaye yapısı, monomyth ile benzerlik gösterir. Ancak farklı olarak mutlaka mutlu bir sonla bitmez. Hikayenin ilk kısmında sahne kurgulanır, ardından bunu bir dizi küçük meydan okumalar ve zorluklar takip eder. Ve nihayetinde hikaye can alıcı noktaya ulaşır. Tıpkı bir TV/internet dizisi gibi her bölümün iniş çıkışları vardır ve hepsi sezon sonunda büyük bir finale bağlanır.

Dağ yapısını, sunumlarınızda bir dizi zorluğun üstesinden nasıl geldiğinizi göstermek, yavaş yavaş inşa etmenin gerginliğini anlatmak ve tatmin edici bir sonucu sunmak istediğinizde kullanabilirsiniz.

Alt bacaklarında fibula kemikleri olmadan doğmasından başlayarak nasıl ünlü bir atlet, oyuncu ve model olduğunu anlatan Aimee Mullins, kişisel hikayesini anlatmak için konuşmasında hikaye anlatma tekniği olarak dağ yapısını kullanıyor. Bir keşfini paylaşmak istediğini söylerek başladığı konuşmasına, kendi hikayesinden örnekler vererek kelimelerin gücü, zorluğun aslında gerçekte ne olduğu gibi konularla devam ediyor. Ve finali yapıyor: Gel ve benimle dans et!

3. İç İçe Geçmiş Döngüler

İç içe geçmiş döngüler, birbirlerinin içinde üç veya daha fazla anlatıyı katmanlandıran bir hikaye anlatma tekniğidir. Mesajın özünü oluşturan en önemli hikayenin merkeze yerleştirildiği ve etrafındaki bütün hikayelerin ana hikayeyi geliştirmek ya da açıklamak için kullanıldığı bir teknik olduğunu söyleyebiliriz. Başlanılan ilk hikaye bitirilen son hikayedir, başlanılan ikinci hikaye sondan ikincidir, gibi.

İç içe geçmiş döngüler yapısında merkezde önemli bir ders olduğundan bir mesajı çerçevelemek için kullanılabilecek ideal bir yoldur ve bu teknik aynı zamanda hedef kitlenize kimliğinizle ilgili gerçek bir fikir de verir.

Chimamanda Ngozi Adichie, inandığı bir fikri, “tek hikayenin tehlikesi”ni, kendi kişisel hikayesinden başlayıp başka karakterler, başka hikayeler ile besleyerek  anlatıyor.

4. Mini Grafikler

Mini grafikler, sunumlarınızı strüktürel olarak haritalamanızın bir yolu. Grafik tasarımcı Nancy Duarte, Resonate adlı kitabında “ünlü konuşmaları” analiz etmek için mini grafikler kullanıyor. Sonuç olarak sıradan dünyamızı, ideal, gelişmiş bir dünya ile karşılaştırdıkları için bu konuşmaların başarılı olduklarını savunuyor. İleride neyin olabileceği, alternatif başka bir yol, düzen ya da ilişkiler…

Bu hikaye anlatma tekniğinde konuşmacı, toplumdaki sorunlara, kişisel yaşamlara, iş yaşamına dikkat çeker ve izleyicide değişim arzusu yaratarak onları teşvik eder. Bu teknik, kitlenizi motive ederek sizi desteklemelerini sağlamak için kullanabileceğiniz oldukça duygusal bir tekniktir.

Bu tekniğin izleyicilerinize eyleme geçmeleri konusunda ilham vermek, umut ve heyecan ortamı yaratmak ve sizi takip etmelerini sağlamak için kullanabileceğiniz bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.

Üzerinden yıllar geçmiş olsa da Martin Luther King’in konuşması hâlâ dünya çapında ünlü. Çünkü günün ırkçı, hoşgörüsüz toplumunu, tüm ırkların eşit muamele gördüğü ideal bir gelecek toplumla karşılaştırıyor.

5. Hikayenin Ortası

Bu hikaye anlatma tekniğinde, konuşmaya hikayenin başından başlamak yerine, ortasından heyecan ya da merak uyandırabilecek, dikkatleri toplayabilecek vurucu bir cümle ile başlanılıyor. Sonra olaylar geçmişten geleceğe, yani bulunulan noktaya doğru sırasıyla anlatılıyor.

Burada dikkat edilmesi gereken bir şey var: O ilk cümlede hikaye ile ilgili dikkatleri toplayacak ancak tamamına dair de merak uyandıracak kadar bilgi verilmeli. Yani izleyicilerin daha fazla bilgi isteyeceği tuhaf ya da beklenmedik bir şey ile başlamak önemli.

Önemli olan bir başka konu da bu anlatım tekniğinin sadece kısa sunumlar için işe yaradığı. Konuşma çok uzarsa izleyicilerin merakı giderek sinirlenmelerine ve ilgilerini kaybetmelerine neden olabilir.

Hikaye anlatım teknikleri açısından eğer konuşmanın başından itibaren dikkatleri yakalamak, izleyicide merak uyandırmak, hikayenizdeki asıl âna dikkat çekmek istiyorsanız bu teknik sizin için oldukça verimli görünüyor.

Zak Ebrahim konuşmasına babasının 1993’te Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanmasının planlanmasına yardım ettiğini açıklayarak başlıyor ve artık bütün dikkatler onda. Bu sıkıntılı bilgiden sonra izleyiciler onun çocukluğunu ve bu olaydan sonra hayatının nasıl değiştiğini, izlediği yolu anlatmasını ilgiyle dinliyor.

6. Birleşen Fikirler

Birleşen fikirler, izleyiciye farklı düşünce gruplarının bir ürün veya fikir oluşturmak için nasıl bir araya geldiğini gösteren bir konuşma yapısı. Bir hareketin doğumunu göstermek ya da bir fikrin, tek bir hedefe odaklanmış birkaç büyük aklın ürünü olduğunu göstermek ve açıklamak için bu tekniği kullanabilirsiniz.

Birleşen fikirler, iç içe geçmiş döngüler yapısına benzer ancak bir hikayeyi tamamlayıcı diğer hikayelerle çerçevelemek yerine, eşit derecede önemli birkaç hikayenin tek bir güçlü sonuca nasıl ulaştığını gösterir.

Bu teknik, büyük ortaklıkların hikayelerini anlatmak için kullanılabilir. Örneğin, web geliştiricileri Larry Page ve Sergey Brin’in hikayeleri gibi. Larry ve Sergey, 1995 yılında Stanford’un doktora programında bir araya geliyor, ancak ilk başta birbirlerinden hoşlanmıyorlar. Her ikisinin de harika fikirleri var, ama birlikte çalışmak onlar için zor. Sonunda kendilerini birlikte bir araştırma projesi üzerinde çalışırken buluyorlar. Sonra da Google doğuyor.

John Bohannon ve Black Label Hareketi, bilim insanlarının ve dansçıların sıkıcı sunumlara heyecan verici ve dinamik bir alternatif oluşturmak için nasıl bir araya geldiklerini açıklıyor.

7. Yanlış Başlangıç

Yanlış başlangıç hikaye yapısı, siz hikayeyi beklenmedik bir şekilde bozmadan ve tekrar başlatmadan önce, görünürde tahmin edilebilir, sıradan bir hikaye anlatmaya başladığınızda ortaya çıkar.

Bu hikaye anlatma tekniği, bir şeyde başarısız olduğunuz; başa dönmeniz ve yeniden değerlendirmeniz için zorlandığınız bir zamandan bahsetmek için kullanılabilir. Bir başarısızlık deneyiminden öğrendiğiniz şeyler hakkında konuşmak için idealdir. Bu yöntemle izleyicilerinizin beklentilerini bozar ve mesajınıza daha fazla dikkat çekmek için onları şaşırtırsınız ve onlar da hikayenize hızlı bir şekilde dikkat kesilecektir.

J.K. Rowling, Harvard’daki konuşmasına üniversite zamanlarını ve ailesinin kendisinden beklentilerini anlatarak başlıyor. Seyirciler hızlı ve başarılı bir şekilde yükseldiği yazarlık kariyeri hakkında konuşmasını beklerken o yirmili yaşlarına, yaşamında ‘başarısız olduğunu’ hissettiği bir zamana odaklanıyor. Sonra da bütün bu sıradan gibi görünen konuşma, müthiş ilham verici bir hikayeye dönüşüyor.

8. Taç Yaprağı

Taç yaprağı yapısı, bir ana fikir etrafında birden fazla hikaye ya da konuşmacı düzenlemenin yoludur ve burada her şey tek bir mesajla ilgilidir. Anlatmak istediğiniz birbiriyle bağlantılı birkaç hikayeniz ya da ortaya çıkarmak istediğiniz bir fikir varsa hikaye anlatım teknikleri arasında epey kullanışlı olanlardan biridir.

Bu yöntemde merkeze ulaşmadan önce hikayelerinizi tek tek anlatırsınız. Bir hikaye bir sonraki hikayeye dair ipuçları verdiğinde yapraklar üst üste gelebilir. Ancak her bir hikaye kendi içinde tam bir anlatı olmalıdır. Bunu yaparken, merkezdeki teoriniz etrafında zengin bir kanıt ağı örebilir ya da fikrinizin etrafında güçlü duygusal izlenimler oluşturabilirsiniz.

Hedef kitlenize tüm bu hikayelerin birbirleriyle nasıl ilişkili olduğunu göstermek, mesajınızın gerçek önemini ve ağırlığını hissetmelerini sağlar.

Taç yaprağı yapısını, bir hikayenin veya sürecin aşamalarının birbirleriyle nasıl bağlantılı olduğunu göstermek, birkaç farklı senaryonun tek bir fikirle nasıl ilişkili olduğunu anlatmak ya da bir tema etrafında birden fazla konuşmacının konuşmasını sağlamak istediğinizde kullanabilirsiniz.

Simon Sinek, teorisini açıklamak için mesajını daha da  güçlendiren pek çok farklı hikayeden faydalanıyor. Konuşması boyunca “İnsanlar yaptığınız şeyi satın almaz; yapma nedeniniz için satın alırlar” cümlesini, arasına başka başka hikayeler yerleştirerek yineliyor, yineliyor… İşte size taç yaprağı!

Hikaye anlatım teknikleri, konuşmalarınızı, şirket içi sunumlarınızı, müşteri sunumlarınızı canlı kılar. Aktarmak istediğiniz konu bağlamında doğru seçilmiş ve kurgulanmış bir hikaye yapısı, duygulara hitap edeceği için karşı tarafta ilgi, heyecan, merak gibi duygular uyandırarak ortamda dinamik bir hava yaratır. Bu aynı zamanda sizin de daha çok motive olmanızı ve kendi sunumunuza heyecanla ve daha da odaklanmış olarak sarılmanızı sağlar.

Hikaye anlatım yöntemleri elbette ki sadece bu 8 hikaye anlatma tekniğinden ibaret değil. Ama yazının başında da söylediğimiz gibi, kendimiz için en uygun tekniği öncelikle teknikleri tanıyarak ve örneklerini inceleyerek bulabiliriz.

Kaynak: Sparkol